VAMPİR KÖYLÜ VE ERŞAN KUNERİ
Başlığa bakıp ‘ne alaka’ dediğinizi duyar gibiyim de anlatayım siz de okuyun!..
Cem Yılmaz’ın yarattığı ve fantezi dünyası epeyce geniş olan Erşan Kuneri’nin filmlerini hepimiz izledik. Yeşilçam’ın bir dönem içine düştüğü seks filmleri furyasına, sözüm ona büyük katkı sağlayan hayali bir karakter bu Erşan Kuneri. Ne hikayeler, ne fanteziler…
Ancak Erşan Kuneri gerçekte yaşasaydı, şu Müge Anlı’da, şu Esra Erol’da, şu Didem Arslan Yılmaz’da, şu Zahide Yetiş’teki yurdum insanı hikayelerini ve aralarında yaşadıkları fantezileri bırakın yazmayı, hayal bile edemezdi!..
Bir konu haftalarca ekranda sündürüldükçe sündürülüyor. Seyirciye resmen Vampir Köylü oyunu oynatılıyor. Katil o mu? Bu mu? Şu mu? Öteki mi? Beriki mi? Diğeri mi?
Amcası, dayısı, bacısı, ebesi, dedesi, ninesi, kızı, oğlu, yeğeni, kardeşi, eşi, kocası, arkadaşı, köylüsü, muhtarı, abisi, yengesi, kuzeni ne ararsan var bu fantezilerin içinde. Yurdum insanının böylesi iğrenç hayat hikayelerinin kesitlerini, tüm çıplaklığıyla ve tüm televizyonculuk kriterlerinden uzak bir şekilde ekranda seyirciye sunmak kime ne kazandırıyor? Kime ne faydası var? Tek kelimeyle iğrençlik, tek kelimeyle rezillik, tek kelimeyle lanetlik, tek kelimeyle seviyesizlik…
Magazin programı yaptığım dönemlerde, bir ara magazin programlarının seviyesizliği mevzusu çok köpürtülmüştü bazı çevrelerde. Bu çevreler, kendilerine ekranda magazin programlarından dolayı yer bulamayan dizi sektörü emekçileriydi. Oyuncular olarak toplanıp ortak deklarasyon yayınlamalar falan vardı. Çok kısa bir dönem, bu türden bir aktüel programda (içinde magazin konuları da işleniyordu) çalıştım ve programın içinde magazin yaptım. Ancak adamın eşiyle, adamın sevgilisinin aynı programda yüzleştirilmesi için kamera arkasında o yaşananlar, ah o yaşananlar!.. Program koordinatörünün hal ve tavırları… Beni benden almış, beni insanlıktan çıkarmıştı. Lan dedim kendi kendime ‘bizi, magazin yapıyoruz diye tefe koydular, bu mu lan dedim düzeyli, seviyeli program’ Kendimi tutamayıp, yapım sorumlusuna ayrı, yapımcıya ayrı daldığımı hatırlıyorum.
Yani diyeceğim o ki, şu ekranlarda yayınlanan programları görünce, ‘magazin’ bunların yanında sütten çıkmış kaşık kadar temizdir.