O DANSIN ALTINDAN DRAM ÇIKTI!..

Günlerdir, Rusya’daki bir dans okulunun salonunda, Tarkan’ın Dudu şarkısı eşliğinde Rus partneriyle dans eden Taha Batu Çoşar’ı konuşuyoruz. Videoyu da başa sarıp sarıp izleyip gururlanıyoruz. Ancak bilmiyoruz ki o dansın arkasında aslında büyük bir dram yatıyor!..

Taha Batu Coşar neden Rusya’da dans ediyor? Hiç düşündünüz mü?

Taha neden Türk olmasına karşılık, Rusya Dans Federasyonuna bağlı ve uluslararası yarışmalara neden Rusya adına katılıyor? 

Taha Batu Coşar’dan başka Türkiye’de dans eğitimi alıp, büyük başarılar yakalayıp, sahipsiz kalınca da küsüp, başka ülkelerin federasyonlarına bağlı olarak uluslararası yarışmalara katılan, başka ülkeler adına madalyalar kazanan daha kaç lisanslı sporcumuz var?

Şimdi hepsini okuyacak, öğrenecek, üzülecek ve ‘lanet olsun’ diyeceksiniz!..

Taha Batu Coşar’ın dans videosu, aslında biraz da yaşanan büyük dramların fitilini ateşlesin istedim!.. Çünkü, tesadüfen rastladığım videodan sonra duyduklarım beni hem şoke etti, hem de büyük üzdü!..

Taha Batu Coşar’ın bu günlere gelmesinde büyük emeği olan, onu keşfeden ve antrenörü olan İpek Yavuzer’e ulaştım mesela!.. Kendisini tebrik etmek için!.. Ancak İpek Hanım’ın aktardıkları, aslında o dansın arkasında nasıl büyük dramların yaşandığı gerçeğini ortaya çıkardı.

Mesela Taha’nın, Gençler Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye adına finale çıktığında, finalde giyebileceği 2. bir kostümü olmadığını, elindeki 3 senelik eski kostümünü giyip çıktığını öğrendim!..

Ülke olarak, belli branşlar dışında, iyi sporcuları küstürüp ülkeden kaçırmak, elimizden kaçırmak konusunda çok maharetli olduğumuzu öğrendim mesela!..

Beyin göçü denilen olay sadece doktorlar, mühendisler arasında yaşanmıyor!.. Bu ülkeden arkasına bakmadan kaçıp giden lisanslı, yetenekli, başarılı sporcular da var. 

Biz sporcuları yetiştirme konusunda uluslararası standartlarda başarılar yakalıyorken, imkânsızlık ve sahiplenmemek, bu çocukları, bu gençleri ya yaptıkları spora küstürüyor, ya da kendilerine başka ülkelerde gelecek arıyorlar. Bekleyin!.. Birazdan birkaç isim de sayacağım bu konuda!..

Taha Batu Coşar, tüm imkansızlıklara rağmen yıldızlar ve gençler kategorilerinde yarıştığı müsabakalarda, Avrupa ve Dünya 4.’sü olmuş bir sporcu…

Bundan 2 yıl önce, Türkiye şampiyonu olmuş başka bir lisanslı sporcumuzu Almanya’daki dans federasyonu, kendi milli takımlarına transfer etti ve geçtiğimiz Haziran ayında bu gencimiz, Almanya adına dünya şampiyonu oldu!.. Mesela…

Dans Federasyonumuz var, milli takım düzeyinde yurt dışında temsil ediliyor, müsabakalara katılıyoruz belki ancak siz biliyor musunuz ki, bu tür sporculara gri pasaport verildiği halde, yurt dışındaki müsabakalara katılmak için ülkeden çıkarken, 500 lira (federasyon görevlendirdiği için) pasaport ücreti ödüyorlar. 

Hadi dayanamadım, o ismi de açıklayayım!.. 2 yıl önce Almanya’nın kendi milli takımına aldığı ve geçtiğimiz Haziran ayında Almanya adına dünya şampiyonu olan isim, Yiğit Bayraktar…

Sanmayın ki, Yiğit Bayraktar ailesiyle Almanya’da!.. Babası oğlu dans edebilsin diye Türkiye’de (Ankara) kalıyor ve eşiyle oğlunu Almanya’ya gönderiyor!.. Baba Türkiye’de, ana-oğul gurbette!.. Bu dram değil de ne?

Bu yıl içinde (2023) bir Türkiye Şampiyonu’muzu daha Polonya’ya kaptırdık mesela!.. Yakında o gencimizin de uluslararası arenadaki başarı haberlerini alırız. Elbette ki Polonya adına!..

Yetmezmiş gibi hali hazırda (şu günlerde) iki sporcumuz daha Letonya ve İtalya’ya transfer olmaya hazırlanıyor!.. Bu gençlere sahip çıkalım!.. Eyy yetkililer, ey federasyonlar!.. Bu gençlere siz de Devlet adına sahip çıkın!.. Lütfen… Lütfen.. Lütfen…

Yetiştirip, yetiştirip, hazır yetişmiş sporcularımızı, Avrupa’ya kaptırıyoruz, oralara yolluyoruz, bu yetenekli gençlerimizi, oralara gitmek zorunda bırakıyoruz!..

Bu arada hatırlatmakta fayda var, yukarıda saydığım bütün sporcular dans sporcuları. Hepsi lisanslı ve bir federasyona bağlı olup, lisansları olduğu için, dans branşında lisanslı sporcu olarak geçiyor. 

Bu gençlere maddi destek yok!..

Milli takım kampı en son 6-7 yıl önce yapılmış!.. Tüm Türkiye genelinde yapılan yarışmalar sonrası, dünya şampiyonalarına katılmaları için 2 çift seçiliyor. Ancak federasyon sadece 1 çiftin yurt dışı müsabakalardaki masraflarını karşılıyor!. Diğer çift, sahipsiz bırakılıyor ve deyim yerindeyse resmen “ne haliniz varsa görün” deniliyor!..

Yapılması gerekense öncelikle düzenli olarak uluslararası yarışmalara katılmak!.. Bırakın desteği, federasyon, yurt dışına çıkan sporculardan pasaport bedeli alıyor!..

Yetenekli olup, maddi imkanı olmayan dans sporuna gönül vermiş gençlerimizin sayısı hiç de az değil!.. Ancak gelin görün ki, sahipsiz kaldıkları için ya sporu bırakıyorlar, ya da bir fırsatını bulup, yaratıp, kapağı yurt dışına atıyorlar!.. Tıpkı Taha’mız gibi!..

Umarım Taha Batu Coşar’ın o dans videosu, arkasındaki tüm bu dramların son bulması adına bir ışık, bir kıvılcım olur.

Yazımı, bu gibi gençlere maddi-manevi destek olmuş ve olmaya devam eden sevgili İpek Yavuzer’in sitemiyle ve biraz da bu işe el atması gerektiğini düşündüğüm sponsorlara çağrıda bulunarak bitirmek istiyorum. İpek Hanım özetle şöyle diyor; ‘Biz hocalar olarak, Türk kültüründe futboldan başka nadir sporun ilgi ve takdir gördüğü bir ülkede, yoktan çocuk topluyoruz, yetiştiriyoruz ve tam uluslararası başarılar alacakken, başka ülkelere kaptırıyoruz!.. Çünkü bu gençlere ülke olarak, federasyon olarak, toplum olarak vaad edebileceğimiz ne bir politikamız var, ne de maddi destek konularında onlara açacak kapılarımız mevcut!..”

Sonuç olarak 80 milyonluk kocaman bir ülkeyiz ve ülkemiz, yetenekli ve gayretli sporcularla dolup taşıyor!.. Donanımlı antrenörlerimiz eşliğinde, birçok spor branşında dünyada başı çekmeye aday, ancak bireysel çabalarla akıntıya karşı kürek çekemeyecek olan gençlerimiz var. Sadece federasyonlardan beklemeden, spora gönül vermiş özel şirketler de yetenekli sporculara destek olmalı. Çok mu zor?..